Ankara'nın Son Kabadayısı

Hamallık yaparken karıştığı mevzuda kendisini cezaevinde bulduğunda henüz 14 yaşındaydı İskender Çolak.

Önce islahevi sonra da Ankara Cezaevi...

Telsizler Mahallesi'ndeki Zafer Sineması'nda seyrettiği Yılmaz Güney filmleri pusulasını fazlasıyla şaşırttığı için 'içeri'ye kolay uyum sağladı.

Artık gayrimeşruydu, çıktığı gün namı vardı.

15 yılını demir parmaklıklar arkasında çürüttü.

58'de Osman Bölükbaşı'yla yattı, 79'da Ulucanlar'daydı, 80'de Ordu Cezaevi'nde.

Aleme bir kere bulaşmıştı.

Ama kitap da karıştıryordu, sayfaları 'sol'a çeviriyordu.

Lenin'den giriyor, Ecevit'ten çıkıyordu.

Siyasilerin içeriye düşen yakınlarına cezaevlerinde sahip çıkıyordu.

Kimseye 'atmadı' ama ona 'attılar'...

68'de tek başına pusuya düştü, ölümden döndü.
Kahve işlettiğini, kumar oynattığını kabul etti.
Sistemin bir parçasını olduğunu inkar etmedi.

Racon kesti, arabuluculuk yaptı.

Nevi şahsına münhasır insandı, parayı sevmezdi, olduğunda da dağıtırdı.

Meşhur 'Ezel' dizisinde Kasap Nejat ile Ramiz Karaeski'nin racon sahnesinin İskender Çolak'ın başından geçen bir mevzudan aktarıldığı rivayet edilir.

Kriminal âlemi takip edenlerin şıp diye hatırlayacağı bir sahnedir:

Jilet Ahmet abimiz sevdiğimiz bir abimizdi. Ama parayı da bir tuhaf dağıtırdı. Ne varsa elinde gene döner dolaşır onun elinde kalırdı. Benim kalmaz.

İşte 'Benim kalmaz' diyen kişi İskender Çolak'tı.

Türkçe, adap ve had bilmeyenlerin "Ankara'nın renkli simalarından" diye bahsettiği İskender Çolak, namı diğer 'Solcu Baba' dün kalbine yenildi.

Allah taksiratını affetsin.

(19 Nisan 2016)